Hakkımda

Herkese Merhaba;

Öncelikle Blog’umu takip ettiğiniz için teşekkür ederim. Bu bölümde benim hakkımda yazı bulacaksınız. Adım Alican siteden de belli olduğu gibi, 1987 İzmir doğumluyum. Bilgisayar hayatıma 1992 yılında 5 yaşımdayken girdi çoğu çocuktan şanslıyım bu zamanda çocuklar teknoloji ile doğuyor fakat bizim zamanda bu bir şanstı açıkçası bu kadar erken başlamam. Windows 3.1, Disketler, ilk CD-RW, 3 birim ekranı, Dial Up bağlantı açıkçası teknolojinin en hızlı geliştiği evreyi gördüm.

İlk teknolojik cihazım ise Nintendo NES bir atari yıl 1991 bunun için Teyzeme Teşekkür ediyorum bana bu cihazı oynayabilmem için o zamanlar işyerinden sürekli getirirdi. Onun sayesinde Duck Hunt nedir. Şuan biliyorum.

Her çocuğa mutlaka sorulan bir soru vardır ve sorulmayan bir çocuk yoktur özellikle Türkiye de büyüyünce, ne olacaksın. Ve o zamanlar her çocuğun verdiği cevap çoğu zaman aynıdır. Çoğu Doktor veya Öğretmen der şimdikilerin bazıları pilotta diyor. Fakat ben ailemi şaşırttım o zamanlar Bilgisayar Mühendisliği diyerek. Onlarda çok geçmeden anladılar zaten ve çevreden aynı soru bana yeniden yönlendirildiğin de onların sonradan dedikleri bizim çocuk bu cihazla ilgili bir şey olacak işte ama şuan için bilmiyoruz.

Bilgisayar hayatıma girdiğinde okuma yazma bile doğru dürüst bilmiyordum. Fakat kafaya koymuştum o zamanlar bilgisayarı fare kullanmadan kullanacağım diye bilgisayardaki tüm kısa yol tuşlarını bakarak kâğıda yazdım sonrada ne işe yaradıklarını öğrenmek için tek tek denedim tüm varyasyonları 2 gün içinde ihtiyacım olan fare kullanmadan kullanabileceğim tuşları bulmuştum. Daha sonra bunları bide sürekli kullanmaya çalıştım ezberleyebilmek için mause yani fareyi kullanmamak için.

Okumaya başladığımda 3. Sınıfa geldiğimde Türkiye de ilkokulda ilk bilgisayar dersi verilen şanslı küçük arasındaydık çoğu çocuk orda yeni tanışıyordu. Benim ise 9 yaşımda 4 yıllık tecrübem vardı o cihaz hakkında. Bilgisayar öğretmeni çocuklara bilgisayarı kapatıp açmayı öğretirken ilk ders ben 3 4 farklı şekilde klavyeden açıp kapatıyordum. Öğretmen Disket Sürücüyü anlatırken ben 1.44 Floppy sürücü 1.44 MB ama Windows Üzerinde sıkıştırıldığında neredeyse 2 kat daha fazla alan kullanabilirsiniz diyordum. 9 yaşımda neredeyse basit tüm DOS komutlarını biliyordum. Öğretmenin bize anlamlarını açıklarken eksiklerini buluyordum. Çok geçmeden tüm sınıf bana gıcık olmaya başladı bu yüzden bende bildiğim halde söylememeye başladım ve nedense en düşük notu ben almıştım sınavda orası da ayrı bir konu öğretmenin cezası herhâlde.

Sınavlarda başarısız ama pratikte ve sözlülerde başarılı bir öğrenciydim Çoğu dersimi ya Öğretmenlerin bilgisayarını tamir ederek, pratikte sorunlarına çözüm bularak geçtim. Hatta bir gün Lisede okulun tüm Fizik notlarını sisteme geçirmem için Fizik hocam tarafından çağrıldım. O dönem fizikten kesinlikle kalacak olmama rağmen mükafat olarak kendi notumu tüm öğrencilerin notlarını sisteme online olarak kaydettiğimde ve bilgisayarı kapattığımda hoca beni kapıdan döndürdü ve kalan notu geçer şekilde değiştirtti.

Durum bu şekilde olunca sınavlarda her seferinde bocalayınca ve üniversite sınavlarının en zor olduğu dönemde de sınava girince benim Bilgisayar Mühendisliği hayalimde yalan olmuştu.

Babam her zaman bilgisayar hayatını mahvetti onunla ilgilendiğin kadar derslerinle ilgilenseydin şimdi Üniversiteye girmiştin derdi veya derslerini geçmiştin.

Okul hayatım boyunca hiç kalmadım. Ama ilk senede üniversite sınavını kazanamadım. Babamın söylediği o zamanlar yanlış gelmişti hep çünkü bana göre tüm dersleri bilgisayar sayesinde geçmiştim hep yâda internet sayesinde. Ama bir bakıma söylediği doğruydu. Bu kadar zamanımı daha efektif kullansaydım tam anlamıyla çalışsaydım gerektiği kadar değil şimdi Tıbbı bitirmiştim herhâlde.

İkinci senede sınavda Yeterli başarıyı elde edemedim bu yüzden son çare olarak Kıbrıs’ı seçtim Türkiye’de puanlar benim zamanımda aşırı yüksekti. Bilgisayar Bilimlerini kazanmıştım (Yakın Doğu Üniversitesi) DGS sınavı ile ya da sınava girmeden Kıbrıs’ta kalırsam Mühendisliğe geçebiliyordum o zamanlar. Güzel bir üniversiteydi Avrupa’daki o Amerikan filmlerindeki üniversitelere düşmüştüm sanki bir anda : ) ama Kıbrıs çok ufak bir yerdi gelişmemişti ve ben büyük yerde yaşamaya alışmıştım ayrıca Üniversite hakkında söylenenler iyi değildi gerçekten sonradan fark ettim ki her üniversite hakkında söylenen çok şey var iyi yada kötü bunun önemsiz olduğunu anladım. Önemli olan üniversite veya okuduğunuz okulun etiketi değil sizin o okula veya sizin kendinize ne kattığınızdır o okulda. Okul her zaman yol gösterir fakat hiçbir zaman istediğiniz bilgiyi tam anlamıyla vermez.

Kıbrıs’a ısınamadığımdan hazırlık ve 1. Sınıfı okuduktan sonra Kıbrıs’ta efsane denilen bir olayı yaptım yatay geçiş Kıbrıs’taki çoğu öğrencinin hayalidir. Türkiye deki üniversitelere yatay geçiş ve İzmir de okumak istediğim Üniversite Yaşar Üniversitesine geçiş yapmıştım. Burada 2 yıllık bir bölüme Bilgisayar Programcılığına geçiş yaptım. Ve Hazırlık ve 1. Seneyi Kıbrıs’ta okuduktan sonra geri kalan 1 yılı fark derslerim çıktığı için 1.5 yılda tamamlayacağımı söylediler. Eğer üniversiteyi 1.5 yılda bitirirsem Mühendislik için Denklik sınavını artık yıldan dolayı kaçıracak ve 1 sene zarara uğrayacaktım bende bu yüzden tüm dersleri 1 yılda dilekçelerle üniversite ile resmen savaşarak aldım ve 1 yıl içersin de 22 ders bitirdim. DGS sınavına girdim Bilgisayar Mühendisliğini İstanbul’da Okan Üniversitesinde kazandım.

Okan Üniversitesinde İlk sene bana intibak fark dersler var dediler ve toplam 3 yılda biteceği söylendi. Ben ilk sene fark dersleri ikinci sene tüm dersleri aldım ve 2 senede Mühendisliği bitirdim.

3 farklı üniversitede okudum ve Hazırlık + 4 Yılda mezun oldum. Açıkçası bir şeyin ne kadar istediğinize ve azim etmenize bağlı başarınız. Yine de tatbiki babamın desteği sayesinde okudum özel üniversiteye vermeseydi istediğimi elde edemeyebilirdim ve annemin bana inancını hiçbir zaman kaybetmemesi başarmamı sağladı açıkçası aileme ne kadar teşekkür etsem azdır bunun için.

Tabi hep bir mücadele içinde olunca ve elimdeki şey tek bilgisayar olunca her bilgisayarcı veya mühendislikte okuyan öğrenci gibi bende asosyal oldum taki Kıbrıs’a ve İstanbul’da okuyana kadar. Bu iki yer bana hayat tecrübesi anlamında çok şey kattığı gibi benden mesleki anlamda çok şeyde götürdü çok şeyde kazandırdı.

Birkaç kurumsal firma da çalıştıktan sonra şuan Web Tabanlı Programlama, Mobil Yazılım ve Seo konuları üzerinde çalışıyorum.

Açıkçası eğer bir şeyi çok ister ve azmederseniz günün sonunda istediğiniz her zaman olur. Sadece onu ne kadar istediğinize ve çabaladığınıza bağlı. Blog’umda Life-Experience bölümü var blog’u inceleyenler bilirler bu yazıda size ilk Life-Experience yani yaşam tecrübesi yazım olsun. Unutmayın ki çabalamaktan vaz geçmediğiniz müddetçe günün sonunda her zaman mükafatını alırsınız.

Alican HAZIR