Yazmaya İhtiyacım Var!

Oğlum ve Ben

Sayfalarca yazmak istiyorum fakat şu an susma vakti. Ama biraz olsun yazmazsam eğer, tıp ki bir kanserli hastalık gibi içimdekiler beni yiyip bitirecek.

Şu an konuşma zamanı değil biliyorum. Kafam hiç olmadığı kadar yoğun. Şu sıra düşünmekten yorgun düşüyorum, enerjim yok ama hiç olmadığı kadar güçlü olmam gerekte şu sıra.

Bugüne kadar her düştüğümde kalkmayı bildim, uzun zamandır ise düşmüyordum. Ta ki geçenlerdeki düşüşüme kadar. Bu çok kötü bir düşüş oldu, nasıl kalkacağımı bilmiyorum. Fakat bir an önce kalkıp dimdik durmam gerek.

Bu yıl en yakın kardeşim olarak gördüğüm birini kaybettim fakat beni bu yıl en çok yaralayan bambaşka bir şey oldu. Sırtıma bir bıçak saplanmıştı hiç beklemediğim bir şekilde. Evet bir gün her şeyin biteceğini biliyordum ama bu şekilde değil. Bizi insan yapan en önemli şey konuşmamız, konuşabilmemiz ve tabii ki saygı. Saygının olduğu yerde, kibarlık nezaket ve en önemlisi sevgi olur. Ama saygı tek taraflı bir hiçtir… Saygı tek taraflı olursa günün birinde sevgide biter ve yaşamaz.

Bu yıl yemin etmiştim kardeşim öldüğünde. Sevdiklerim için olabildiğince uzun yaşamam gerek diye. Ömrümde hiçbir zaman ölümden korkmadım ama ilk defa korktuğumu hissettim, kardeşim dediğim Çağkan Yılmaz’ın hayatımdan çıkmasından değildi bu, oğlum olduğu için korktum ölümden, bir oğlum vardı ve onun yanında olmalıydım. Güçlü bir şekilde ayaklarının üzerinde duruna kadar onu yalnız bırakmamalıydım. O benim her şeyimdi ona baktığımda kendimi gördüm. Küçüklüğümü gördüm. Ufacık hayatımda belki hatırlayamayacağım hatıralarım gözümde canlandı. Dünyanın en güzel çocuğuydu o benim için çünkü benimdi, benden bir parçaydı o ve ben hiç kimseyi sevmediğim kadar sevdim.

Ve onun güzel yüzüne baktım oğluma, “Seni herkesten, her şeyden çok seviyorum” dedim.

Senin için güçlü olacağım oğlum, babanı tanıyanlar her düştüğünde her seferinde daha güçlü olarak ayağa kalktığımı bilir.

Evet Baban hem çok şanslı hem de bir o kadar şansız biri. Şu an ise şansız olduğu zamanı atlatmaya çalışıyor.

Ama Babanın imkansızları başarmakta üstüme yoktur. Onun için şansıma güvenmek zorundayım.

Hiç olmadığım kadar şansım, beni mağlup etmeyi düşünenleri korkutmalı.

Evet oğlum bir gün bu satırları okursan, sana seslendiğim ilk yazı bu değil, sana ilk mektubumu 3 Eylül 2022 tarihinde yazdım yani geçen sene bugün. Ve bu ilk mektubu yaklaşık 14 yıl daha okuyamayacaksın taa ki 16. Yaş gününe kadar.

Seni çok seviyorum Baban, ne kadar seni göremesem de bil ki hep aklımdasın.

Yazar Hakkında

36 Yaşında İzmir doğumlu İstanbulda yaşıyor Bahçeşehir Üniversitesi İşletme Yüksek Lisans ve Okan Üniversitesi Bilgisayar Mühendisi mezunu. ISTKA, ve Huawei Telecominication de Yazılım Geliştirici olarak çalıştıktan sonra, kariyerine Freelancer Yazılımcı olarak devam etti. Şuan kurumsal şirketlere yazılım ve seo danışmanı olarak hizmet veriyor. Lost Ajans ve Alican Design'ın kurucusu, Atölye Noktası'nın kurucu ortağı ayrıca birde artık Kırmızı Koltuk YouTube Kanalı var :)

Benzer yazılar